DERİ İŞÇİLERİ VE ONURLU İŞÇİLERİN DESTANI
“Şen Deri’deki işçi kardeşlerim ve bütün emekçiler için…”
Kocaman keskin bıçaklarıyla deri işçileri,
Her gün ON DÖRT SAAT koyun postlarını kesip işliyordular,
“sayılar neyi anlatır?” diyordu Nazım Hikmet hani,
Sayılar, tükenişi anlatır işçiler için!
Kişi başı 500-1000-5000 parça bütün gün,
Ve sürekli yükselen sayılar gün gün,
Sayılar artarken azalan ücretler,
Gün yüzü görmeyen, sürekli tükenen işçiler….
İş kanunlarında, virgüllerle ifade edilen işçiler!
Bazıları farkındaydı, bazıları değildi;
Koyunlarla kaderlerinin aynı olduğunun!
Bir kısmı patronun, bir kısmı emniyetin muhbiri,
Bir kısmı da düpedüz düzenin ve sermayenin iti,
Elbette farkındaydı birileri; kesip biçtiğinin kendi postu
olduğunun,
Düşünen birileri ve kollarından çok beyinlerini geliştirmiş
birileri…
Biliyorlardı onlar, her gün bir koyun gibi kesildiklerini,
Etini yiyenlerin, kemiklerini köpeklerine verdiklerini,
Postlarını kürk yapıp, kimlerin giydiklerini,
Kaç kişiydiler, yüzdeleri kaçtır ne önemi var ki?
Binlerce namussuza bedeldir, onurlu bir işçi,
Ki onlar farkındaydılar, sayılarla sömürüldüklerinin,
Elbette kavramışlardı anlamını; “insan insanın kurdudur”
deyişinin.
Su sızar her yere, içten içe nasıl kemiriyorsa bu asitler ve
pis koku
Ciğerlerimizi ve bütün hücrelerimizi;
İşçilerin içine işçi kılığında sızıyordu,
Din ve ahlak adına sermayenin muhbir piçleri,
İçten içe bölüyor ve bir yerlere işçileri biriler ispiyonluyordu,
İnadına birileri de bir pınar gibi uyanıyordu,
Ve her uyanış, yeni uyanışları hazırlıyordu,
Deliniyordu puştların karanlık perdeleri,
Onurlu işçilerin nurlu terleriyle…
Yavaş yavaş açılıyordu ahmak işçilerin de kataraktlı
gözleri,
Zamanımız var mı, tükendi mi zaman, tükendi mi insanlık?
Ruhumuzu da parçalayabilir mi; derimizi parçalayan
kırbaçlar?
Bütün insanlığın umudunu, tertemiz alınlarımızda taşıdık,
Diriltemez mi ölüleri, onurun haykırışı?
Dört kez vuracak örse, mücadelemizin çekici;
Adalet, özgürlük, eşitlik, barış,
Çın çın yankılanacak evrenin her yeri,
Kalmayacak yeryüzünde, bir nokta kadar bile karanlık,
Parçaladım işte zamanın çelik zincirini,
Duyuyorum artık, onurlu emekçilerin haykırışlarını,
Hiçbir bebek ağlamıyor ve bütün çocuklar şarkı söylüyor,
Günışığı tarıyor kadınların saçlarını,
Ekmeğimiz büyüyor hep ve herkes birbirine gülümsüyor…
Neylemişim ahretin cennetini?
Nasırlı ellerimizle cennete çeviririz bütün evreni!
Ama önce yok edelim bu cehennemi ve zebanilerini.
Bir bayrak yarışıysa bu;
ilgilendirmez bizi
kazananı, kaybedeni,
Yorulan düşer, onurlu olan bayrağa uzatır ellerini
Ömür biter ama bitmez bu koşu,
Yerle bir ettiğimizde zorbalığın bütün surlarını kalelerini,
İnsanlık onuru haykırır zaferini.
Ve gülerek ilk nefesini alacaktır, doğan her bebek,
Ve hep emekçi kadınlar yüceltecektir onurumuzu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder